-
1 etmek
1. v/t machen, tun; etwas Böses (an)tun (-e jemandem); jemandem wegnehmen (-den etwas);-e etmediğini bırakmamak an jemandem kein gutes Haar lassen;ettiğini bulmak (oder çekmek) büßen für seine Tat; (die) Strafe verdienen;ettiğini yanına bırakmamak jemandem etwas (A) heimzahlen;etmesine etmek, ama … zwar etwas tun, aber …;iyilik etmek Gutes tun;(ne) iyi ettiniz de geldiniz Sie haben gut daran getan zu kommen (… dass Sie gekommen sind);etme! lass das sein!2. v/i kosten; ohne Wasser usw leben, existieren3. Stützverb, z.B. alay etmek scherzen;berbat etmek verderben -
2 etmek
vt1) machen, tunbu ne kadar ediyor? wie viel macht das?sekiz bir daha dokuz eder acht und eins macht neun2) antunbirine kötülük \etmek jdm Böses antun3) (intihar \etmek) begehen, verüben -
3 aşk etmek
-
4 ekarte etmek
-
5 prezante etmek
vt präsentieren; ( takdim etmek) vorstellen -
6 ayırt etmek
vt unterscheiden (- den von), auseinanderhalten -
7 deklare etmek
vt deklarieren -
8 dekore etmek
vt dekorieren -
9 dramatize etmek
vt (a. fig) dramatisieren -
10 edit etmek
vt inform editieren -
11 enjekte etmek
vt injizieren, einspritzen -
12 finanse etmek
-
13 hal'etmek
vt entthronen -
14 ihtiva etmek
-
15 lanse etmek
vt lancieren; ( tanıtmak) bekannt machen -
16 nez'etmek
vt wegnehmen, entziehen -
17 zerk etmek
-
18 talğan etmek
Weich machen, zerkauen -
19 iptal
\iptal etmek abbestellen, stornieren\iptal ettirmek abmeldenabonmanı \iptal etmek das Abonnement abbestellen2) bir şeyi \iptal etmek etw annullieren; ( hükümsüz kılmak) etw außer Kraft setzen, etw für ungültig erklärenhükmü \iptal etmek das Urteil aufheben\iptal etmek streichen\iptal etmek abbrechen6) Absage f\iptal etmek absagen; ( fam) abblasen -
20 devam
devam s1) Fortsetzung f\devam etmek sich fortsetzen, fortbestehenbir şeye \devam etmek etw fortsetzen, mit etw weitermachen [o fortfahren]bir şeyi yapmaya \devam etmek mit etw weitermachenböyle \devam edemeyiz so können wir nicht weitermachenokumaya \devam etmek weiterlesen\devamı var Fortsetzung folgt\devam etmek weitergehen; ( taşıtla) weiterfahrendepoyu doldurduktan sonra yolumuza \devam ettik nachdem wir vollgetankt hatten, fuhren wir weiterlütfen \devam ediniz! bitte gehen Sie weiter!; ( taşıtla) bitte fahren Sie weiter!bu böyle \devam edemez! so kann es nicht weitergehen!
См. также в других словарях:
etmek — yenecek ekmek I, 102, 166,197, 202, 211, 247, 262, 329, 391; I I, 28, 30,98, 112, 138, 197, 235; II I, 93 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
etmek — nsz, der 1) Bir işi yapmak Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu. H. Taner 2) İyi, kötü zarflarıyla birlikte davranmak İyi ettiniz de geldiniz. 3) i Bulmak, erişmek Hemşerileri gelir, kemençe gibi bir çalgıyla sabahı ederlerdi. R. H … Çağatay Osmanlı Sözlük
eşlik etmek — 1) bir solist, bir çalgı veya orkestra ile birlikte müzik icra etmek, refakat etmek 2) beraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, refakat etmek 3) beraberinde bulunmak Ona eşlik eden iyimserlik havası, yaşam sevinci bir an olsun bulutlanmasın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ifşa etmek — gizli bir şeyi ortaya dökmek, açığa vurmak, yaymak, ilan etmek, afişe etmek, reklam etmek Sırrı ifşa etmediyse ne yapmışlar? R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
refakat etmek — 1) beraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, eşlik etmek Fahri, Cağaloğlu na kadar onlara refakat etti. P. Safa 2) müz. eşlik etmek Sabih Hüsnü, kemanla bana refakat etti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
reklam etmek — herhangi bir kimseyi veya olayı, durumu açığa vurmak, ilan etmek, afişe etmek, ifşa etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayırt etmek — i, den, der Birkaç şeyi birbirinden ayıran niteliği anlamak, tefrik etmek, temyiz etmek Sade akıcı ve temiz aksanı ile değil davranışları ile de Türk ten ayırt edemezsiniz. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
alan talan etmek — 1) darmadağınık bir duruma getirmek, altüst etmek 2) yağma etmek, yağmalamak Çapulcular bütün köyleri alan talan etmişler … Çağatay Osmanlı Sözlük
aracılık etmek — bir işin çözümünde araya girerek yardım etmek, tavassut etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkadaşlık etmek — 1) bir işte birlikte bulunmak 2) huyları ve düşünceleri birbirine uymak 3) bir süre beraber bulunmak, birlikte gitmek, eşlik etmek, refakat etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
babalık etmek — 1) baba gibi davranmak Ben üç çocuğa babalık etmiş, iki kız evlendirmiş, bir oğlan okutmuşum. T. Buğra 2) iyilik etmek, büyüklük etmek Bana bir babalık et, bir işe koy. E. Bener … Çağatay Osmanlı Sözlük